29 Temmuz 2024 Pazartesi

Absürdiya 9.Bölüm : Galiba şimdi...

 



“İşte geçmiş hakkında bilmeniz gereken tüm detaylar bunlardı.”


FICCCK! FIIŞŞŞŞK!...


Fatih önlerinde oturan Umutla Hayal’e bilmeleri gereken son sözlerini söylerken kafasındaki derin yaradan etrafa kan fışkırıyordu. Bu kan o kadar kesintisiz ve hızlı akıyordu ki sanki delinmiş bahçe hortumundan su kaçırmasına benziyordu.

“Eee…Fatih bey kafa-kafanız kanıyor. İyi misiniz?”

“İyi mi?”

“Bu da soru mu Umut?”

“Çabuk sizi acilen hastaneye götürmemiz ve tıbbi yardım almanızı sağlamamız gerekiyor.”

Önünde ki çaylak ikilinin telaşlarından büyük keyif alan Fatih işi iyice abartıp rolünün hakkını verecek bir oyunculuk sergiliyordu.

“Ahh, bu mu? Ben bunu kırmızı fıskiye efekti sanıyordum. Şimdi anlaşıldı neden başımın döğğğnndüğüğüklkhjhgjf…

ŞAAAAK!

Zeynep, Fatih’e tokatı yapıştırdığı gibi Fatih’in yanına koltuğa oturdu ve az önceki silinmeye yüz tutmuş bıkmışlık ifadesinin izlerini taşıyan suratıyla konuşmaya başladı.

“Siz bu şapşala bakmayın ne kadar yaralanırsa yaralansın, yaraları çok derin olmadığı taktirde hızlı iyileşme yeteneği vardır. O yüzden ona hiçbir şey olmayacak merak etmeyin.”

“Hatta onun yanında çalıştığım ilk zamanlarda bana da aynı numaranın daha da kötüsünü yapmıştı, az daha kalpten gidiyordum.”

“Beraber film seyrettiğimiz bir akşamdı.”

“Meyve yediğimiz tabakları mutfağa götürecektim.”

“Aniden tabaktan bıçak düşmüştü ve niyeyse istemsiz olarak bıçağa tekme atmıştım. Bıçakta doğruca Fatih’in kafasına isabet edip onu yere düşürmüştü ve etraf birden kan gölüne dönmüştü. Bir an resmen ustasını öldüren genç kadın stajyer diye manşetlere çıkacağımı ve ömür boyu hapis yatacağımı hayal etmiştim.”

“O loş karanlıkta yaşadığım şok o kadar kuvvetliydi ki ben daha ne olduğunu anlayamadan üstüne bir de zombi gibi kalkıp üstüme yürüyünce korkudan koca koltuğu üstüne atmıştım ve kesin artık bir idam mahkumuyum diye düşünüyordum.”

“Ama bu zevzek herif attığım koltuğun üstüne çıkıp kahkahalara boğulduğunu görünce… bu sefer onu ilk defa gerçekten öldürmek istemiştim.”

Bu anıları tekrar hatırlayan Zeynep’in yüzünde sinirden birkaç damar şişmişti.

Arghhhhh!

“Bak aklıma geldikçe deli oluyorum.”

Sağ yumruğunu hafifçe yukarı kaldırıp Fatihe doğru sıkan Zeynep’in karşısında muzipçe sırıtan Fatihse halinden epey memnun görünüyordu.

Zeynep’e doğru sırıttı ve önüne dönüp ciddi bir surat ifadesiyle konuşmaya başlamadan önce yarasının üstüne cebinden çıkarttığı mendili bir müddet bastırıp bıraktı ondan sonra konuşmaya devam etti.

“Evet bu kadar şaklabanlık yeter.”

“Konumuza dönecek olursak eğer, sizin ilk göreviniz Cenk’i arayıp bulmak olacak.”

“Yalnız sizi uyarıyorum, Cenk’in ne kadar zeki ve kurnaz olduğunu unutmayın ve tek zayıflığının da kadınlara düşkün olmasını da unutmazsanız sizin yararınıza olur.” Deyip işaret parmağını Umut ve Hayal’e doğru göstererek konuşmaya devam etti.

“Kesinlikle ama kesinlikle ona çok yaklaşmayın ve kendinizi açık etmemeye çalışın. Unutmayın o sizin hiçbir şekilde aşık atabileceğiniz denginiz olan biri değil. Sizden on kat daha güçlü, çevik ve kurnaz bir zekâya sahip.”

“Eğer ola ki karşılaştınız fırsatınız varken derhal kaçın, kaçamadıysanız asla konuşmayın, konuşursanız da kesinlikle onun eline koz verecek sözler sarf etmeyin anlaşıldı mı?”

Yüzünde keskin bir kararlılık ve ciddiyetle oturmuş karşısındaki iki çaylağa bakan Fatih birkaç saniyeliğine sanki önünde hayali bir duvar varmış gibi boş boş bakıp dalmıştı. Aklında söylemesi gereken başka bir şey var mı diye düşünüyordu. Sonra birden bir şeylerin daha kaldığını hatırlayıp konuşmasına devam etti.

“Ha bu arada son olarak bir şey daha söylemek istiyorum.” Deyip sırtını rahatça koltuğa yasladı ve sağ ayağını sol dizinin üstüne attı.

Hayal ile Umut kafalarındaki düşüncelere bir müddet daha ara verip tekrar pür dikkat Fatih’e bakıyorlardı. Ama karşısındaki adam gibi rahat oturamıyorlardı. Sanki oturdukları koltuk dikenden yapılmışta her an batacakmış gibi bir hissiyata sahiptiler. Yine de bu hissi bastırmaya çalışıp önlerindeki genç dâhiyi dinlemeye başladılar.

Fatih karşısındakilerinin içinde bulunduğu durumu ufak bir gözlemle sezmişti ve sözlerini daha yumuşak bir ses tonuyla ama alaycılıktan uzak bir şekilde sarf etmeye çalıştı.

“Hani olur ya bir şekilde Cenk kendi isteğiyle sizin ayağınıza gelip sohbet etmeye başladı. Adam kaçık bir psikopatın teki ve tam bir kadın düşkünü olduğunu da hesaba katarsak sizi bir şekilde fark ettiyse bunu kesinlikle yapmak isteyecektir.

E sonuçta Hayal güzel bir kadın, eğer Cenk’in radarına girerse bu güzellik karşısında asla kayıtsız kalmayacaktır.

Böyle bir şey olduğunda sakın heyecanlanmayın ya da tuhaf tepki vermeyin demeyeceğim çünkü zaten siz de göreceğiniz ve anlayacağınız gibi dış görünüş olarak öyle pek yakışıklı değil, hani benle karşılaştırılırsa çirkin bile sayılabilir.”

Bu sözleri duyan Zeynep tüm küçümseyici surat ifadesiyle hemen lafa karıştı.

“Fatih abartma istersen ha? Gören de kendini dünyaca ünlü yıldız sanacak.”

“İyi tamam be, eli yüzü düzgün sıradan biri işte”

Zeynep’in dik dik bakmasına dayanamayan Fatih sonunda pes etmiş görünüyordu ve iç geçirip sözlerine kaldığı yerden devam etti.

“Tamam tamam, sen kazandın yakışıklı sayılır, ama birazcık anladın mı? Şimdi tatmin oldun mu?” deyip Zeynep’in suratına baktı ve gülmemek için kendini zor tutan Zeynep’le uğraşmadan önündeki kişilere döndü.

“Dediğim gibi böyle bir şey olduğunda doğal davranın ve eğer yapabilirseniz mutlaka bilgi almaya çalışın. Ne olduğu ya da ne kadar olduğunun bir önemi yok.

Nerde kaldığı, şu an ne yaptığı, hatta dün akşam ne yediği bile olabilir hiç fark etmez.”

“Biliyorum bu sizin için şu an çok zor olacaktır. Ancak bunu başarabilirseniz çoğu AZAB görevlisinin başaramadığı bir şeyi başarmış olacaksınız.”

Fatih dizinin üstüne koyduğu ayağını indirip iki elini birbirine çarpıp “işte şimdi tüm söylemem gerekenleri size söylemiş bulunmaktayım. Hadi yolunuz açık olsun ve kolay gele, kendinize iyi bakın” dedi ardından da hafif ama sıcak bir tebessüm etti.

 

Bilinmeyen bir yer ve bilinmeyen bir zamanda…


Eveet…

Demek o ahlak bekçisi Fatih’in küçük kuşlarısınız.

 

Peki şimdi söyle bakalım.

Sen neyi seçiyorsun?

 

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder