21 Nisan 2021 Çarşamba

Yara

 



Üç çeşit yara vardır
Biri fiziksel yara
En basiti, en masumu.
Vücud yaralanır,
Kan akar ve zamanla kabuk tutar.
Bu işte insanın başına gelen
Belki de en şanslı olduğu yaradır.
 
İkincisi psikolojik yaradır.
Benliğini yer bitirir,
Durmadan vurur, vurur, vurur.
Sen dur diyene kadar,
Yapma diyene kadar acımadan vurur.
Yine şanslıysan kurtulursun
O doğru insan seni alır koparır o dertten
Dünyan ferahlar.
 
Üçüncüsü ruhsal yaradır.
Hem yaşarken hem ölüyken acı verir sana.
İster bilerek ister bilmeyerek bunu yaparsın, yaparlar.
Belki bile bile, belki de bilmeyerek amaçsızca.
Yanlış olduğu bariz olduğu halde
Sadece bir şeylere tutunmak için,
Belki de sadece kendinden kaçmak için yaparsın.
 
Aslında bir yara daha vardır.
Çok kimsenin bilmediği
Anca büyüyünce anlayabildiğin.
Senin içine işler, en derin benliğine kazınır,
Ruhuna, vücuduna, aklına her yerine.
 
 
İçine işleyen bu yaradan kurtulmak istersin.
Kimseye anlatamadığın ama
En çok da anlatmak istediğin bu yaradır.
Bütün cesaretini toplayıp anlatmak istersin
Ama anlatamazsın
 
Artık o senden daha çok sen olmuştur.
Sanki bedenin içindeki idareci sen değil de o olmuştur.
Sen ev sahibi değil de,
Basit bir Allah misafiri olmuşsundur.
 
Bir nevi fırtınanın ortasına doğru süzülen uçak gibi
Otomatik pilotta ona doğru girmeyi beklersin
İşte bu yaraya sahip olanın en büyük hatası da budur
Umutsuzca, sadece beklemek
Birilerinin ona yardım edebilmesini beklemek.
Huzuruna yol açacak o yola girememek
Sırf o kişiyi kaybetme korkusuyla gidememek.
 
Ve günün sonunda insanın elinde olan ise
Yine yaralarıyla baş başa kalmış
Aynada sana bakan
Korkak bir Senden başkası yoktur.

 


 

Volkan KOPUZOĞLU