konusan gunluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
konusan gunluk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2024 Cuma

Hayat çizgisi

 




Hayat kısacık bir çizgiden ibaret.

Yanlış da gitsen,

Doğru da gitsen,

Sadece kısacık bir çizgi.


Hayaller, umutlar,

Sevinçler, hüzünler.

Hepsi çizgimizde sıraya girmiş

Usulca sırasını beklemekte.


Ey gül yanaklım

Mis kokulum

O kısacık çizginde

Bana da yer var mı?


Varsa söyle bileyim

O gül yüzünü bir göreyim


Salayım umutlarımı dört bir yana

Yeşersin gönül bahçemde

Laleler, sümbüller.

O lüle saçlarına taç olsun


Uçuşsun içimde kelebekler

Yollarına rehber olsun

Bütün yollarımın sonu 

Sadece hep sen olsun.




Volkan KOPUZOĞLU

20 Ağustos 2024 Salı

Beyaz Oda



 


Kimse var mııı?

Heey!

Hıh! Sonunda bu da oldu demek, hiç kimse yok.

Hem de hiç kimse, o insanı sürekli deli eden, bir tane uyuz sinek bile yok.

Tüm başarısızlığımla beraber koca dünyada kaçamadığım tek kişi olan yalnız ben.

Dur bir dakika nerdeyim ben böyle?

Bembeyaz bir oda ve etrafta onlarca kapı.

Peki ben buraya o kapıların birinden mi geldim?

Ahh… Başım, kulaklarım çok çınlıyor ve zonkluyor!

Fiziksel olarak bir şişkinlik ya da herhangi bir yara yok gibi görünüyor.

Peki neden hatırlayamıyorum?

Dur bir dakika bunun gerçek olduğu ne malum?

Ya değilse?

Ya bütün bunlar bir rüyaysa ve birazdan uyanıp “ohh sadece bir rüyaymış!” diyeceksem.

Bu hafıza eksikliğini de pekâlâ açıklar değil mi?

Ama ya değilse…

… ve bütün bunlar gerçekse ve birileri beni kaçırıp buraya diktiyse?

Hırsızlar, ııh yok.

Tarikatçılar? haha hadi canım…

Peki ya uzaylılar?

Yok artık! Bu ne şimdi? Ucuz bilim kurgu filmi mi çekiyoruz? Saçmala eee.. Saçmala … şeyy…

!!!???

Ben… adımı… bilmiyorum!?

Hatırlayamıyorum…

Lanet olsun!!!

Benim adım ne ki?

Ve burada ne işim var?

Off! Bir saniye susmuyor ki şu çınlama, rahatça düşünebileyim!

Şimdi ee her kimsem önce sakin olmalıyım.

En son hatırladığım şey ile başlayalım. Öyle değil mi?

Nasılsa burada benden başka kimse yok.

E haliyle kendi kendime sesli düşünürken tuhaf tuhaf bakacak kimse de yok demek.

O yüzden şimdi en son ne yapıyordum.

Hımmm…

En son bir şeyler almak için markete gideceğimi hatırlıyorum vee dışarda yürüyordum.

Hava nasıldı?

Hımm…

Sanki yazdan kalma güzel ve hafif esintili bir havaydı.

Usul usul esen rüzgâr kavak ağaçlarını dillendiriyordu ve hep bir ağızdan bir şeyler söylüyorlardı.

“SAKIN ORAYA GİTME!!!”

Gibiydi sanırım. Bir dakika ne?

Ne demek şimdi bu?

Yine başladığımız yere dönmeyelim ama, cidden kavaklar mı konuştu yoksa gerçekten uyduruk bir bilim kurgu rüyasının içinde miyim?

Her neyse bu son anıdan da uyduruk bir gerilim- bilim kurgusundan başka bir şey çıkacağı da yok zaten.

O zaman şimdiye dönelim.

Peki şimdi etrafımda ki bu kapılardan birini mi seçmem gerekiyor?

Şimdi dikkatlice baktımda kocaman bir dairenin içindeymişim gibi hissediyorum. Kapıları görebildiğim kadarıyla hizaları tam düz değil ve her kapı birbirinden eğimsel bir açı ile çember oluşturacak şekilde dizilmişler.

Hımm…

Birini açıp içine girmem mi gerekiyor, yoksaaa sadece bakmam yeterli mi?

Ya içinde kötü bir şey varsa ve beni yakalarsa?

Peki ya iyi bir şey varsa? Ve bu da benim kurtuluşum olursa?

Ki bu da benim bu halimden kurtulmak istediğim anlamına mı geliyor?

Ya hiçbir kapıyı seçmemem gerekiyorsa? Yani bütün kapılar bir tuzaksa?

Sonuçta tek ışık kaynağı iki metre çapında ki bir daireyi aydınlatıyor ve kapıların hepsi benden üç metre uzakta olduğunu varsayıyorum. Ya bütün bunlar bir illüzyonsa?

Yani ışık vuran kısımlar gerçek, odanın tüm geri kalan loş yerleri ise sanal bir ortamsa?

Ayrıca tavanı da göremiyorum kocaman silindirik şeklinde bir odada mıyım?

Off! Çok fazla bilinmeyen var ve bu da başımın zonklamasını daha da arttırıyor.

Şimdi ne yapmam gerekiyor?

 

29 Mayıs 2024 Çarşamba

Rüya

 





Hemen açma gözlerini

Gözlerinde kalsın hayalim.

Karanlıkta ay gibi parlatsın

Güneş gibi ısıtsın yüreğini.


Hemen açma gözlerini

Bozulmasın bu tatlı düş.

Heyecandan pır pır edip çarpan,

Yorulmasın daha fazla yüreğin.


Ozanlar çalsın

Âşıklar ağlasın.

Mitlere karışsın

Bu sevdamız.


O mehtaplı gecede 

Bir ben kalayım aklında, bir de sen

Laleler güller dökeyim yollarına

Ah bir gelsen.



Volkan KOPUZOĞLU

21 Eylül 2021 Salı

Ey Rüzgâr!





 Ey Rüzgâr!

Alıp götürsen beni, uzaklara
Bir anlığına unutsam her şeyi
Unutsam tüm düş kırıklıklarını
Yepyeni bir ben olsam,
Bambaşka diyarlarda özgürce dolaşsam.


Sonra sen çıksan karşıma
Yeni açmış pembe bir gül misali,
Gülsen o güzel dudaklarınla.
Kıskansa gün batımı o güzelliğine
Ağıtlar yaksa ozanlar o hoş sesine.
Sonra sere serpe yere serilsek umarsızsa
O an sadece ikimiz olsak.


Volkan KOPUZOĞLU


 

18 Mart 2021 Perşembe

Düşlerden Gerçeğe

 



 
 
Yazmak,
Elimde olan tek şey yazmak.
Kitaplara konu olacak şekilde sayfalarca,
Hem de günlerce fütursuzca yazmak.
Satırlar arasında kaybolurcasına yazmak.
 
Belki birileri bulur diye,
Belki o birileri sen olursun diye yazmak.
Düşlerin gerçeğe ulaşmasını umar gibi
Çocuksu bir coşkuyla ve neşeyle yazmak.
 
Sadece bir anlığına da olsa
Hayal dünyasının kahramanı olmak
En korkulan kötüsü olmak,
Ya da en sıradışısından,
En sıradanına kadar sadece herhangi biri olmak.
 
Yine de her nerede ve her kim olursam olayım
Her zaman ve her koşulda
Yüreğimi anca bu satırlara dökebilsem de,
Tek dileğim, seni seven yegâne kişi olmak.
 
 


Volkan KOPUZOĞLU

13 Kasım 2020 Cuma

Derinliğin Maviliği

 




Bugün hava çok güzel,
Erikler çiçek açmış,
Her yer pembe kiraz çiçekleri ile süslenmiş.
Bu güzel havada yürüyen
Bir, konuşup eğlenen insanlar görüyorum,
Bir de senin o ay gibi yüzünü renklendiren,
Kiraz pembesi dudaklarınla bana gülümseyişini.
 
Bugün hava çok güzel,
Dışarda kuşlar neşeyle ötüşüyorlar.
Kızıla çalan gün batımında,
Hafif bir meltem esiyor,
Denize açılmış rüzgâra aç yelkenli gibi,
Dalgalandırıyor bukleli saçlarını.
 
Bugün hava çok güzel.
Bütün ışıltısıyla aksediyor kendini güneş.
Önce senin deniz mavisi gözlerine,
Ardından uçsuz bucaksız bu mavi deryaya.
Bense sadece sana bakabiliyorum
Sadece bakmak.
Derin mavilikte,
Hareketsizce,
Ağır ağır
Karanlık dibe doğru batarken
Sadece bakıyorum…
 
 

Volkan KOPUZOĞLU

10 Ocak 2019 Perşembe

Bataklık







Hatalar…
Evet, yanlış seçimlerin gebe olduğu
O acımasız hatalar denizindeyim.
Bu sefer yüzmek yok.
Bu sefer kımıldamak yok.

Beni yemek isteyen,
Yalnızca kör bataklık ve ben.
Tek yönlü karanlık dipsiz çukurun dışında
Başka var mı ki gidilebilecek bir yer?

Ziyanı yok!
Zaten çırpınmayı çoktan bıraktım.
Gittikçe içine sürüklendiğim şu balçık denizinde
Beni bekleyen sadece boş hayaller,
Zifiri karanlıktaki o masum, tatlı hayaller.

Her yer yapış yapış olsa da,
Sensiz kalmış olsam da,
Dudaklarım gibi kupkuru yüreğim
Islak bataklığa rağmen kupkuru bedenim.

Nerdesin ey güzel gözlüm?
Nerdesin umut ışığım?
Sana ulaşamadığım,
Çırpındıkça battığım, bu bataklıkta
Beni bekleyen tek son,
Sadece…
KARANLIK…


Volkan KOPUZOĞLU

4 Şubat 2016 Perşembe

Nefret




Hiçliğin ortalarındayım
Yapayalnız, sensiz, çaresiz.
Üstüme kâbus gibi çökmüş şu gece de
Hiçbir duyguya yer yok yüreğimde
Ne bir üzüntü, ne bir neşe, ne de keder.
Sadece hafif bir nefret
Kılıcın kınından ayrılmışçasına
Kininden ayrılıp serbest kalan
Kendime duyduğum basit bir nefret.
Öyle bir nefret ki bu içimde
Her geçen gün, her geçen dakika
Ufak ufak daha da artıyor ansızın
Sürekli bozuk plak gibi tekrar ediyor pişmanlık hissi
Hiç sormuyor ki takatin kaldı mı diye?
Seni özlemle andığım şu gecede
Nolur gel yine affet sen beni bir hecede.




Volkan KOPUZOĞLU 

2 Mart 2015 Pazartesi

Zifiri Karanlık




Bir sen yoksun şu hayatımda,
Taa şuramda bir yumru.
Bir sen yoksun şu hayatımda,
Her heyecanla denediğimde
Hüsrana uğradığım
Ama bir türlü vazgeçmediğim,
Vazgeçemediğim.

Bir tek ben miyim ki bu derde hapsolan?
Gece gibi karanlık bir odaya hapsolan.
Gel be güzel gözlüm,
Gel!
Gel de ışık ol şu karanlığıma...




Volkan KOPUZOĞLU

12 Aralık 2014 Cuma

Yağmurdan Korkuluk
















Şu gecenin zifiri karanlığında
Kanatları ıslanmış kuş gibi çaresizim yine.
İnce ince yağıyor yağmur zifiri karanlığa
Ve her saniye daha da çok bastırıyor
O geride bıraktığın mis kokunu.

Sensizliğin başladığı andan itibaren
Damla olmayı bıraktı artık bu narin varlık
Her damla birer mermi olup yağıyor,
Etimi delip geçiyor,
Bir hançer gibi saplanıyor.
Dayanılmaz acılara mahkum ediyor
Şu yaralı yüreğimi.

Şimdiyse göğe bakmaya korkuyorum,
O güzel yüzünü gördüğüm bu gözlerle.
Korkuyorum çünkü;
Ya bu gözlerde
Yüreğimle aynı kaderi paylaşır da
Bir daha seni göremezsem diye.

Oysa ne severdik
Yağmurlu gökyüzünü seyretmeyi.
O rahmetin altında,
Gözleri kapalı bir peri gibiydin adeta.
Sonsuza kadar sürsün,
Hiç bitmesin bu an derdim hep.

Düşen damlalara
Teslim olduğum şu ansa,
Ölesiye korkuyorum...



Volkan KOPUZOĞLU

31 Ağustos 2014 Pazar

Prangalı Aşk





İki arada bir derede kalmaktır aşk!
Sonuçlarını bilmemektir,
Sebebini sormamak.
En umulmadık zamanda onu düşünmektir.

Hiçbir zorunluluğu yoktur aslında,
Ya da bir bedeli.
Lakin sadece kendini kandırmaktır
Oyun oynamaktır naçiz benliğine,

Prangalar vurmak,
Kapalı kapılar ardına saklamaktır yüreğini.

Dedim ya, iki arada bir derede kalmaktır aşk
Ne yaptığını bilmemektir.




Volkan KOPUZOĞLU