Kimse var mııı?
Heey!
Hıh! Sonunda bu da oldu demek, hiç kimse yok.
Hem de hiç kimse, o insanı sürekli deli eden, bir tane uyuz sinek
bile yok.
Tüm başarısızlığımla beraber koca dünyada kaçamadığım tek kişi
olan yalnız ben.
Dur bir dakika nerdeyim ben böyle?
Bembeyaz bir oda ve etrafta onlarca kapı.
Peki ben buraya o kapıların birinden mi geldim?
Ahh… Başım, kulaklarım çok çınlıyor ve zonkluyor!
Fiziksel olarak bir şişkinlik ya da herhangi bir yara yok gibi
görünüyor.
Peki neden hatırlayamıyorum?
Dur bir dakika bunun gerçek olduğu ne malum?
Ya değilse?
Ya bütün bunlar bir rüyaysa ve birazdan uyanıp “ohh sadece bir
rüyaymış!” diyeceksem.
Bu hafıza eksikliğini de pekâlâ açıklar değil mi?
Ama ya değilse…
… ve bütün bunlar gerçekse ve birileri beni kaçırıp buraya
diktiyse?
Hırsızlar, ııh yok.
Tarikatçılar? haha hadi canım…
Peki ya uzaylılar?
Yok artık! Bu ne şimdi? Ucuz bilim kurgu filmi mi çekiyoruz? Saçmala
eee.. Saçmala … şeyy…
!!!???
Ben… adımı… bilmiyorum!?
Hatırlayamıyorum…
Lanet olsun!!!
Benim adım ne ki?
Ve burada ne işim var?
Off! Bir saniye susmuyor ki şu çınlama, rahatça düşünebileyim!
Şimdi ee her kimsem önce sakin olmalıyım.
En son hatırladığım şey ile başlayalım. Öyle değil mi?
Nasılsa burada benden başka kimse yok.
E haliyle kendi kendime sesli düşünürken tuhaf tuhaf bakacak
kimse de yok demek.
O yüzden şimdi en son ne yapıyordum.
Hımmm…
En son bir şeyler almak için markete gideceğimi hatırlıyorum vee
dışarda yürüyordum.
Hava nasıldı?
Hımm…
Sanki yazdan kalma güzel ve hafif esintili bir havaydı.
Usul usul esen rüzgâr kavak ağaçlarını dillendiriyordu ve hep
bir ağızdan bir şeyler söylüyorlardı.
“SAKIN ORAYA GİTME!!!”
Gibiydi sanırım. Bir dakika ne?
Ne demek şimdi bu?
Yine başladığımız yere dönmeyelim ama, cidden kavaklar mı
konuştu yoksa gerçekten uyduruk bir bilim kurgu rüyasının içinde miyim?
Her neyse bu son anıdan da uyduruk bir gerilim- bilim
kurgusundan başka bir şey çıkacağı da yok zaten.
O zaman şimdiye dönelim.
Peki şimdi etrafımda ki bu kapılardan birini mi seçmem
gerekiyor?
Şimdi dikkatlice baktımda kocaman bir dairenin içindeymişim gibi
hissediyorum. Kapıları görebildiğim kadarıyla hizaları tam düz değil ve her
kapı birbirinden eğimsel bir açı ile çember oluşturacak şekilde dizilmişler.
Hımm…
Birini açıp içine girmem mi gerekiyor, yoksaaa sadece bakmam
yeterli mi?
Ya içinde kötü bir şey varsa ve beni yakalarsa?
Peki ya iyi bir şey varsa? Ve bu da benim kurtuluşum olursa?
Ki bu da benim bu halimden kurtulmak istediğim anlamına mı
geliyor?
Ya hiçbir kapıyı seçmemem gerekiyorsa? Yani bütün kapılar bir
tuzaksa?
Sonuçta tek ışık kaynağı iki metre çapında ki bir daireyi
aydınlatıyor ve kapıların hepsi benden üç metre uzakta olduğunu varsayıyorum.
Ya bütün bunlar bir illüzyonsa?
Yani ışık vuran kısımlar gerçek, odanın tüm geri kalan loş
yerleri ise sanal bir ortamsa?
Ayrıca tavanı da göremiyorum kocaman silindirik şeklinde bir
odada mıyım?
Off! Çok fazla bilinmeyen var ve bu da başımın zonklamasını daha
da arttırıyor.
Şimdi ne yapmam gerekiyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder