23 Eylül 2011 Cuma

Hüzünlü Bir Mevsim: Son Bahar



...hafif hafif etkisini hissettiren sert rüzgârlar, şiddetini ufaktan ufaktan  arttıran bereketli  yağmurlar, sararıp dökmeye yüz tutmuş yeşil yapraklar...

Evet bu üçü bir arada etkinlik artık o cıvıl cıvıl Yazın maalesef bittiğini ve soğuk çetin Kışın habercisi olan Son Baharın geldiğinin belirtisi olan halleri, artık kafamızı nereye çevirsek rahatlıkla görebilecek duruma geldik.Güzel ülkemizde hala yazın son demlerini yaşayanlar olsa da okulların açılmasına tekavül ettiği için  bu fırsatlarını okul çıkışlarında değerlendirmeye çalışıyorlardır elbette. Ancak bizim gibi çalışan kesim ise  daha yazın  tadını doğru dürüst çıkaramamışken şimdi de  pat diye Son Baharı karşımızda görünce ister istemez hüzün kaplıyor biraz insanın içini.
Zaten şiirler olsun, romanlar  olsun, film senaryoları olsun hep bu yönde bakılmaz mı son bahara " hüzün mevsimi "  diye.
Hani Son Bahara sorsalar, hani dili olsa da konuşsa deriz ya, hah işte öyle olsa belki bu hüzünlü mevsim  neler neler anlatacak, ne dertler yanacak kim bilir. "ama benim Eylül'üm de yazdan kalma geçer hep cıvıl cıvıldır" der belki hiç çekinmeden ve göğsünü gererek.
Oysa ki bazen insanları şaşırtsalarda diğer kardeşleri için aynı şeyi söyleyemez biraz utanır sıkılır sanki Son Bahar. Hani onlardan bahsedersem  beni zaten sevmiyorlar iyicene sevmezler diye korkar, hep geçiştirmeye bakar Ekim ile Kasım'ı.
Her ne kadar kanbersiz düğün olmasa da bu aylarsızda olmayacağını herkes adı gibi bilir. O soğuk ve çetin Kış'a  başka hangi ay göğsünü gere gere  kendini feda edip  bizlere hazırlanmamız için fırsat tanır ki.
İşte böyledir Hüzünlü Mevsim Son Bahar'ın hikâyesi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder