28 Mayıs 2018 Pazartesi

Sword Art Online: Alternative Gun Gale Online İlk Bakış




Selam, uzun süredir yazmıyordum ama inanın bu seriyle dönüş yapmak bana da şaşırtıcı geldi ^^
Sword Art Online: Alternatif Gun Gale Online'ı seyrettim de merak edenler için yazayım dedim.
Öncelikle feci hayranları kesinlikle okumasın zaten körü körüne "KAWAİİİİ” diye seyredecekler siz şöyle bir kaçılın bakem.
Benim gibi baştan sona seriyi takip edenler ve ilk serinin hastası olanlar. Ve de bir umut bu sefer düzelir lan deyip hikâyenin devamını merak edenlerde, her ne kadar  "SAO dan sonra çok bozdu beaaa" deyip yine de kesinlikle seyredenler ve seyredecek olanları da şöyle kenara alalım.
Tamam geri kalanlar hazırsa LİNK START!


Şimdi ilk başta öyle aman aman süper über bir şey beklememenizi öneririm. Ki herkes sıfırla iki arası bir beklentiyle seyredecektir zaten animeyi. Şunu iyice belirteyim yapacak o güzel zamanı harcayak başka serileriniz ya da, diziniz, filminiz, oyununuz, kitabınız vb. varsa girişmeyin buna bırakın boş bir zamanınızda seyredersiniz hem kaçmıyor ya.
Neyse fazla geyik yaptık az biraz nedir ne değildir, aç karnına ya da, oruçlu kafaya gider mi? Önce bunları bir aydınlığa kavuşturalım değil mi?



Anime 2026 yılında Sword Art Online vakasından iki yıl sonrasını konu almakta. Tamamen yan bir konu hani The Walking Dead ile Fear the Walking Dead kadar bir paralellik var aralarında tek fark aynı evrende geçmiyor en azından oyun olarak.Yani SAO devamı değil bu konuda kafada işaretler kalmasın.
Kahramanımız Kohiruimaki Karen 1,83 cm boyla ortalamanın epey üstündedir ve bu kendisinde feci derecede boy kompleksi yapmıştır. Bu takıntısı yüzünden normal sosyal hayatında doğru dürüst arkadaş çevresi bile yoktur.

Bir gün hayatta sahip olduğu tek arkadaşıyla konuşurken, arkadaşı Karen’e VR oyunlarından bahseder. Bu tam dalış gerçekleştirilen VR oyunları o istediği bücür ve tatlı hayata ulaşma fikri çok cazip gelir ve tabiri caizse üstüne balıklama atlar.
Yalnız hesaba katmadığı şey ise oynadığı oyun geçen sezon SAO da adı geçen ve insanların fütursuzca birbirini öldürdükleri GunGale Online’dır. Hiç bilmediği bu oyun dünyasında Llenn adında tatlı bir bücürük olarak hayatta kalmaya çalışır.



Eveeet, şimdi grafik olarak beklentinizi karşılayan, müzik olarak ortalamanın üstü o da Eir Aoi’nin hatrına gerçi bu serinin açılış ve kapanışları hep iyi olmuştur. Kurgu olaraksa vasatın bir milimcik üstü olan bir anime duruyor karşınızda. Haa tabi aksiyonsa ortalamaya anca bir tık uzaktan selam ederken görüyoruz diyelim ona da, bu gözler ne aksiyon sahneleri gördü SAO da bee! Hey gidi günler! Öhöm pardon, ne diyorduk haa grafik mrafik cart curt doğru…

Ha bu arada Karen’i yani uzun hali daha hoş geldi bana kim bilir belki öyle pek aşırı tatlı chibi karakterleri sevmediğimden de olabilir.

Açıkçası bu ilk bakış olduğu için kurguyu öyle yerlere pek vurmak istemesem de –sonuçta emek var ortada- o mantık hataları ve klişe Polat Alemdarlığı sinir etti beni inşallah devamından sıvamazlar bare. Ha birde gereksiz mi gereksiz 5,5. Bölümü seyretmeseniz de olur hani zamanınız yoksa, ilk defa bir anime bölümünü zor bitirdim yav. Resmen özet geçtiler bu da o azcık güzel aksiyondan tiksindirme duydurduğu için tebrik etmek isterim.

Şimdi o kadar acılı ezme hesabı ezdik peki müzikleri ve grafikleri dışında hiç mi güzel yanı yok. Buna cevabım ise SAO olayından ve Kirito ile Sinon’un GGO macerasından bahsetmeleri güzeldi.

Aslında herşeye rağmen güzel animeydi lan demek isterdim ama değil. Maalesef ilk 6 bölüm için vasat bir işleyiş gördüm, dediğim gibi geri kalan 6 bölümde inşallah sıvamazlarsa vasatın üstünde bir yapım olabilir diye tahmin ediyorum.

Son olarak da asıl seri olan Sword Art Online’ın devam sezonu olan Project Alicization kurgusuyla bu son baharda tekrar anime severlerle buluşacağını da söyleyeyim.
Hepinize keyifli bol geek günler dilerim, esen kalın efenim. Hayırlı Ramazanlar^^



7 Mayıs 2018 Pazartesi

Şubat Soğuğu






Issız soğuk bir Şubat günüydü. Her yer de soğuk havanın o dondurucu etkisiyle buz tutmuş  küçük göletler ve  çatılardan sivri mızraklar gibi uzanan  sarkıtlar vardı. O küçük göletlere basıpda kayıp düşmemek için dikkatle yürüyordu. Bir an için durakladı ve, yüzünü bulutlarla köşe kapmaca oynayan güneşin yer aldığı  gökyüzüne baktı. Belki güneşi görürse keyfi yerine gelir diye umuyordu, ama bulutlar tıpkı güneş ışınlarını engellediği gibi bu küçük umut kırıntısını da engelleyip  soğuk bir şekilde yüzüne vurmuştu. Evet  hava çok soğuktu. Sokakta ne bir kedi vardı, ne de kendinden başka birisi. Yalnız buz gibi esen bir rüzgâr ve kendisi. Rüzgâr, o kadar keskindi ki sanki onunla kavga eden bir insan gibi şekil almıştı. Sürekli beceriksizce kırçıllı atkısıyla yüzünü kapamaya çalışırken, yumruklarını suratının ortasına usta bir boksör edasıyla birbiri arkasına sıralıyordu. Amacına ulaşması için ilerlediği bu yolda tek çıkış yolu sabırla ve azimle tüm zorluklara ve engellere karşı düşüp kalkmadan  yürümekti. Evet sadece yürümek...